26 Nisan Pazar günü yayımlanan
Resmi Gazete’de 6/8/2009 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Rusya Federasyonu Enerji Bakanlığı Arasında
Nükleer Güç Mühendisliği Alanında İşbirliği Protokolü”ile
Notaların Dışişleri Bakanlığı'nın 16/2/2015 tarihli yazısı gereğince
onaylanması kararı yayımlandı. 6 maddeden oluşan ve 2009 yılında imzalanmış
olan anlaşmanın en kritik maddesini “İhale
sürecinin tamamlanmasının ardından, Türk-Rus Konsorsiyumu’nun önerisini
müteakip, Türk Hükümeti, Nükleer Santralin hisselere bölünmüş sermayesine %25+1
hisse senedi oranında katılmayı ve Türk kurumları ve şirketleri tarafından
gerçekleştirilecek olan inşaat, montaj ve ekipman sağlanmasına yönelik işlerin
kredilendirilmesi için tercihli bağlı kredinin verilmesini değerlendirecektir” ifadesinin
yer aldığı üçüncü maddesi oluşturuyor. Bu madde, ÇED raporunda tesisin
faaliyeti boyunca en az %51 hissesinin Rus şirketinde olacağının
belirtilmesiyle birlikte düşünüldüğünde “nükleer santral ile dışa bağımlılıktan
kurtulacağız” söyleminin asıl yüzünü ortaya koyuyor. Görünen o ki devletin bu
tesisteki payı da %25’i zar zor geçiyor.
Resmi Gazete’de 24 Nisan Cuma günü yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı’na göre ise Dışişleri Bakanlığı'nın 23/3/2015 tarihli yazısı üzerine 10/2/2015 tarihli ve 6611 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan “Nükleer Maddelerin Fiziksel Korunması Sözleşmesinde Değişiklik”in beyanla onaylanması kararlaştırıldı. Buna göre 1979 tarihinde kabul edilen “Nükleer Maddelerin Fiziksel Korunması Sözleşmesi”nin adı “Nükleer Maddelerin Fiziksel Korunması Sözleşmesinde Değişiklik” olarak değiştiriliyor. Ayrıca sözleşmenin çeşitli bölümlerinde metin değişiklikleri yapılıyor.