Yerli ve milli
Kiraladığı tarlayı özenle hazırlamıştı. Karpuz ekti. Gözü
gibi baktı. Gübresi, ,ilacı, mazotu… Dünyanın masrafını etmişti…
Her gün karpuz fiyatlarını izliyordu. Kırıma bir hafta kala
fiyat tam istediği gibiydi. Bu yıl para kazanacaktı karpuzdan…
Kırıma ok az kalmıştı. Beklemediği bir şey oldu. Karpuz
fiyatı yarı yarıya düştü. Şaşırmıştı. Hesap etti, kırım için yapacağı masrafı
anca karşılıyordu. Zarardaydı…
Sordu, soruşturdu: “İran’dan karpuz geldi” dediler…
*
Tarlası verimliydi. “Sera kur” dediler. Kredi aldı. Sera
kurdu. Biber dikti. Kışın serayı ısıtmak için çok masraf etti. Bu kadar masraf,
emek karşılığı para kazanacaktı…
Biberi toplama zamanı geldi. Bibere verdikleri fiyat
toplamak için tuttuğu işçiye verdiği yevmiyeyi anca kurtarıyordu…
Kredi borcunu ödeyemedi. Banka tarlasını icra yoluyla sattı…
*
“Bu yıl şeftali iyi verdi.” Diye düşündü bahçeyi gezerken.
Ne emek vermişti, ne masraf etmişti. Ama değecekti…
Beklenmedik bir şey oldu. Dolu yağdı. Şeftalisinin satılacak
hali kalmamıştı. “Bereket sigortalı” diye düşündü. Sigorta kurumuna başvurdu.
Eksper bir türlü gelmiyordu. Uğraş, didin, eksperi getirebildi. Zarar tespiti
şaka gibiydi. Masrafını bile karşılamıyordu alacağı tazminat. Ne zaman alacağı
da belli değildi…
*
Eşi “Pirinç al. Ama yerli olsun” demişti çıkarken. Gözlüğünü
unutmuştu. Garanti olsun diye üzerinde TMO (Toprak Mahsulleri Ofisi) arması
olan paketi seçti aldı. Eve geldiğinde eşi: “Sana yerli pirinç al demiştim.”
Diye sitem etti. Gözlüğünü takıp paketin üzerini okudu: Menşe ülke: Uruguay
yazılıydı…
*
Nohut Meksika’dan, mercimek de Kanada’dan sarımsak Çin’den
geliyordu. Sofraya koyduklarımız arasında yerli ürünümüz hiç yoktu…
*
İktidarın Ekonomi politikaları üreticiyi üretemez hale
getirirken, köylüyü toprağından edecek kadar yoksullaştırdı.
Şimdi tüketiciye “yerli ve milli mal kullan” diyorsunuz.
Nerede varsa gösterin oradan alalım…
Ender Erdemil, 17 Ağustos 2018