Demokrasinin sözde
değil özde ve dolaysız yaşanmasının tek
güvencesi Cumhuriyettir. Atatürk
Cumhuriyeti kurduğunda `` Benim savaşım bitmedi. Şimdi cehaletle savaşım
başlıyor `` diyerek okuma yazma seferberliğini başlattığında, Cumhuriyetin
cehalete karşı tek güvence olduğunu ifade ediyordu. Cumhuriyet akıl ve bilim
saygınlığının çağdaş değişim anlayışının adıdır.
Bugün Cumhuriyetten rahatsızlık duymanın özünde, onu
sevmeyenlerin her geçen zamanda hızla artmasının tek nedeni bağnazlık ve
cehalettir. Özellikle toplumu eğitimden uzak tutarak çağdaş değerlerin dışına
iterseniz, asıl kapanmayacak tehlikelerin felaketlerin tekrar onarılmasına
çabalasanız bile bunu başarmak mümkün olmayacak.
Cumhuriyet insan hak ve özgürlüklerinin, insanca
yaşamanın, aydınlığın akıl ve bilimsel değişimin, huzur ve mutluluğun,
uluslararası saygınlığın, çağdaş değişim anlayışının tek güvencesidir.
Cumhuriyetten bugün rahatsızlık duyanlar İnanç saygınlığını bile siyasetin
içine atarak topluma ılımlı siyasetin getisirini aşılama gayreti içindeler.
Cumhuriyet din saygınlığına her zaman sahip çıkmıştır. Bunu
bilenler topluma bunu farklı yansıtanlar; olmayan bir anlayışın içine
sürüklendiklerini anladıklarında yıkım ağır olacaktır.
Cumhuriyeti anlamak fazilettir, değişimdir, barışın
adıdır. Medeniyetin, sanatın, kalkınmanın tüm yönleriyle paylaşımının adıdır. Cumhuriyet
karanlıklara karşı aklın ve aydınlığın adıdır.
Yedi yıl sonra cumhuriyetin 100 üncü yılını kutlayacağız,
2023…
Korkularım odur ki, acaba 100 üncü yılında laik aydınlık çağdaş dönem
bitecek; ılımlı sistem anlayışı mı yerleşecek acaba?. Türkiye yaşadığı siyasi
tıkanmanın ortasında sıkışıp kaldığı çarkın arasından bir türlü kurtulamıyor.
Adına ılımlı İslam cumhuriyeti dedikleri sistem bu tıkanmayı sona erdirecek mi?
Atatürk`ün akıl ve bilim mirası yok mu olacak?
Karanlıklar her yeri kapladığı zaman aydınlığı bulmak
mümkün olmayacak. Bunu biliyorum, ama din duygularıyla hala uyuyan halkın
yaşananlara tepki göstermemesi üzüyor beni.
Eğer bir gün iktidar hırsı, vicdan ve aklı devreden
çıkarırsa ülke yıkımı yaşar büyük acılar çeker. Şimdi cumhuriyet bu tehlikenin
ortasında bulunuyor. 28.Ekim.1923 Mustafa Kemal Atatürk Türk ulusuna
cumhuriyeti hediye ediyordu. Peki biz cumhuriyete bugün ne kadar sahip
çıkabiliyoruz acaba? Atatürk adeta tüm düşünceleriyle yok edilmekte. Cumhuriyet
her yıl bayram olarak kutlanmıyor artık. Yasaklar var. Geçmişte yaşanan bayramlarda halkın yaşadığı milli ruh ve heyecan yok
artık. Gazeteciler, yazar, aydın, bilim adamı, düşünen her bir değerdeki insan hala
tutuklu,
Bugün bu görüntü bir cumhuriyet ülkesine yakışıyor
mu? Cumhuriyet tüm yasaklara karşı
direnmektir, sevginin barışın özgür düşüncenin yaşanmasında cumhuriyet vardır.
Bugün siz bu düşüncenin önünü tıkarsanız, eğitim bilim sanat değerlerinin önünü
tıkarsanız, ve sanata bilime düşünceye can verenleri tutsak ederseniz, bunun
adına demokrasi demek mümkün mü?
Almanya 1933 yılında Hitler için kanun çıkardığında kendi
kaderini de yok olmayı da onaylamıştı. Fransa dünyaya sekülerizmi ve medeniyeti
hediye eden bir ülkeydi. Ama akıl ve bilimden korkan bir anlayışa teslim
olduğunda Fransa, ihtilalleri ardı ardına yaşamıştı. Sonrasında bilim adamlarını bir biri ardına
idam etmekten çekinmedi.
Ama Türkiye ve Atatürk işte onun hediyesi Cumhuriyet,
aydınlığın, çağdaşlığın, ilmin, aklın, yaşandığı bir eser bırakıyordu bizlere,
ama biz ne yaptık adeta bu değerleri kazanımları yok ettik. Tüm dünyanın saygı
duyduğu Atatürk ve Cumhuriyeti kendi elimizle yok ettik ondan nefret ettik. Son
yıllarda cumhuriyeti bitirdik, kutlamaları iptal ettik neden? Aydınlıktan Akıl
ve Bilim den bu kadar nefret etmenin başka bir adı var mı acaba?
Cumhuriyet içinde kin ve nefrete, düşmanlığa, kavgaya
izin vermez. Onu anlayabilmek için anlamak gerek. Bugün her zamankinden daha çok
ihtiyacımız olan Cumhuriyet tüm toplumların bir arada özgürce insanca yaşaması
adına barışın ve sevginin bağımsızlığın
demokrasinin tek teminatıdır. Cumhuriyeti adını okumak değil, asıl önemlisi onu
anlayabilmek önemli. Bu gerçeği unutmamalıyız.
Cumhuriyeti unutan bir toplumda üçüncü ülke olmanın
bedelini toplum yaşarsa, işte o zaman açılan yaralara merhem bulmak mümkün
olmayacaktır. Unutmamamız gerek tek gerçek. Atatürk ve Cumhuriyet, onun
kazanımları, değerleri. Başka bir
gerçeğe ihtiyacımız var mı?
Karanlıkların her yeri kapladığı bir Türkiye değil.
Aydınlık, laik, çağdaş, insan hak ve özgürlüklerinin sınırsız yaşandığı,
kimsenin düşüncesinden dolayı hapsedilmediği bir ülke olmak. İşte bunun da adı
ATATÜRK CUMHURİYETİ.
Türk milletinin Cumhuriyet bayramını içten duygularımla
kutluyorum.
Prof. Dr. Levent Seçer